Ü
Y
E
L
İ
K

Toplu Sözleşmede Masadayız!

Toplu Sözleşmede Masadayız! Toplu Sözleşmede Masadayız!

Toplu Sözleşmede Masadayız, Hemşireler İçin Alandayız!

Sendikamız Genel Sağlık-İş olarak, toplu sözleşmeye ilişkin taleplerimizi Sağlık Bakanlığı önünde açıkladık. 12 Mayıs Dünya Hemşireler Günü olması nedeniyle Genel Başkanımız Dr. Derya Uğur sözlerine hemşirelerin gününü kutlayarak başladı.

Genel Başkanımız Derya Uğur'un açıklaması şu şekilde: "Bugün 12 Mayıs Dünya Hemşireler Günü ve bizler bugünü 23 yıllık siyasi iktidarın yönetememesi yüzünden kutlayamıyoruz. Hemşirelerimiz şiddetin gölgesinde insan onuruna yakışmayan çalışma koşullarında; insanüstü yoğunluğa ve fedakarca emeğe rağmen komik ücretlere ve liyakatsiz yöneticilerin baskısına maruz kalarak çalışmaktadır. Finlandiya’da 1934, Almanya’da 1233 hemşire düşerken Türkiye’de 356 hemşire düşmektedir. Yani Finlandiya’da 6 hemşirenin yaptığı işi Türkiye’de 1 hemşire yapmaktadır. Aldığı ücretler ise insanca bir yaşam sunamamaktadır.
Bizi bu hale sizler getirdiniz. Sağlık ve sosyal hizmet kolunda mesleklerimizi hiç olmadığı kadar itibarsızlaştırdınız. Canla başla yaşatmak için mücadele eden hemşireleri yok saydınız. Emeğimizi görmezden geldiniz.
Moral motivasyonumuzu bitirdiniz,
Yoksulluğa mahkum ettiniz,
İtibarımızı yok ettiniz,
Hemşirelik mesleğini öldürdünüz.
Türkiye’nin dört bir yandan hemşirelerimizin gönderdiği toprakları, öldürdüğünüz meslek onurumuzun, itibarımızın üzerine atıyoruz.

Yönetemiyorsunuz, kirli ellerinizi mesleğimizin üzerinden çekin ve gidin! Mesleğimizin onuruna sahip çıkacak, sahanın sesine kulak verecek liyakati yöneticiler istiyoruz!

Sizlere inat biz bugün tüm emekçi hemşirelerimizin Dünya Hemşireler Gününü kutluyoruz.

 

Ülkemizde, siyasi iktidarın yanlış ekonomi politikalarında inadı yüzünden ekonomik kriz günden güne derinleşirken, biz kamu emekçileri için kritik bir dönemin eşiğine gelinmiştir.

Kamuda çalışan 4 milyona yaklaşan memur ve 2,5 milyon memur emeklisinin 2025-2026 yıllarında alacakları maaş zamlarının, sosyal ve özlük haklarının belirleneceği 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmeleri başlayacaktır.

Yıllardır toplu sözleşme masalarında bir orta oyun sergilenmektedir. İktidarın yalan makinesi gibi çalışan TÜİK gerçekdışı enflasyon raporları açıklar, dostlar alışverişte görsün tadında emek söylemleriyle masaya oturan sarı sendikalar iktidardan bir aferin almak için emekçinin hakkını satar, ortada bir pazarlık varmış görüntüsü verilir ve sonuç itibariyle olan yine kamu emekçisine olur. Bu sene toplu sözleşme masasına artık konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş oturacaktır ve tiyatro oynanmasına izin vermeyecektir.

Bu güne kadar 7 toplu sözleşme masasında Kamu emekçilerinin hakkı savunulmamış ve deklare edilen kararlara karşı gerçekçi bir itiraz mekanizması bulunmamıştır. O masalarda yüzde 3,5’luk zam açıklarken bile yüzü kızarmayan, üyelerine ne diyeceğini bile umursamayan yandaş sendikacılar oturmuştu.  6 milyonun alım gücüne, haklarına ilişkin böylesi keyfi bir karar mekanizmasını asla kabul etmedik. Bunun adı toplu görüşme değil toplu hak kıyımıdır, suç ortaklarının kafa kafaya vermesidir, yanlış masadan doğru karar çıkmamıştır. Bunun en iyi örneği yakın geçmişimizde imzalanan toplu sözleşmelerdir; önceki yıllarda imzalanan sözde toplu sözleşmelerde kamu emekçilerinin temel sorunlarından neredeyse hiçbirine çözüm getirilmemiştir. Bugün iktidarın liyakatsiz yöneticileri sağlık hizmeti verilen kamu kurum ve kuruluşlarında ne kadar yüksek sayıda hasta bakıldığından, ne kadar ameliyat yaptıklarından övünerek bahsetmektedir. Sağlık hizmetinin niteliğinden, aşılanamayan bebeklerden, alınamayan randevulardan, yapılamayan ameliyatlardan, bulunamayan ilaçlardan hiç bahsedilmemektedir. Yurttaşların PARASI KADAR SAĞLIĞA ERİŞEBİLDİĞİ hiçbirinin umurunda değildir.

Siyasi iktidarın sağlıkta yıkım politikaları, hastaneleri ticarethane, hastaları müşteri sağlık emekçilerini köle haline getirmiştir. Sağlıkta dönüşüm programına son verilmeli, sağlık hizmetinin eşit, ücretsiz, ulaşılabilir ve nitelikli bir kamu hizmeti olarak yürütülmesi için gerekli politikalar oluşturulmalıdır.

Sağlık ve sosyal hizmet kolunda çalışan kamu emekçilerinin insan onuruna yaraşır çalışma koşullarının acil düzenlemelere ihtiyacı vardır. Sağlık gibi hayati bir alanda bu sorunlara çözüm üretmeyen hiçbir “görüşme”yi ciddiye almamızın mümkün olmadığının, bu taleplerin görmezden gelinmesi karşısında mücadelemizin dozunu artıracağımızın altını çiziyoruz.

Biz Genel Sağlık-İş’in belirttiği, 8. Dönem Toplu Sözleşme’de acilen düzeltilmesi gereken, sahada yaşadığımız sorunların çözümüne ilişkin taleplerimiz şunlardır:

1.      Sağlık ve sosyal hizmet emekçilerine yapılan tüm ödemeler en düşüğü yoksulluk sınırı üzerinde olmak üzere; (taban, teşvik, nöbet vs.) emekliliğe yansıtılarak tek kalemde ödenmelidir.

2.      Enflasyon farkı tüm ücretlere aylık yansıtılmalı, kamu emekçilerinin alım gücü korunmalıdır.

3.      Gelir vergisi dilim oranları yüzde 15'te sabitlenmelidir.

4.      Sözleşmeli modellere son verilerek kadrolu, güvenceli çalışma modeli esas alınmalıdır.

5.      Fiili hizmet süresi zammı (yıpranma payı hakkı) yıl başına 90 gün olarak tüm sağlık sosyal hizmetleri çalışanlarını ve geçmiş çalışmaları kapsayacak şekilde düzenlenmelidir.

6.      Sağlık hizmeti verilen kurum ve kuruluşlarda sağlıkta şiddeti önlemeye yönelik etkili ve uygulanan Sağlıkta Şiddet Yasası ivedilikle hayata geçirilmelidir.

7.      5510 mağduriyetine son verilmeli, emekli olanlar ile çalışanlar arasındaki emekli aylığı ve özlük hak farklılıkları giderilmelidir.

8.      Tüm sağlık ve sosyal hizmet çalışanları giyim yardımından faydalanmalıdır. Giyim yardımında günün koşullarına uygun gerçekçi bir artış yapılmalıdır.

9.      Sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının yakınları için 7 gün 24 saat kreş ve yaşlı bakım evi hizmeti sağlanmalı. Hizmet verilemeyen yerlerde maddi destek sağlanmalıdır.

10.   Başta üniversite hastaneleri olmak üzere tüm sağlık ve sosyal hizmet iş kolunda bulunan kamu kurum ve kuruluşlarında mazeret atamalarında mağduriyetleri gidermek esas alınmalıdır.

11.   Sözleşmeli yöneticilik modelinden vazgeçilmeli, tüm yöneticiler ehliyet ve liyakat kriterlerine göre atanmalıdır.

12.   Sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının iş yükünü artıran personel eksiklikleri giderilmeli, gerekli personel istihdamı sağlanmalıdır.

13.   Aile Sağlığı Merkezleri güvenlik ve fiziki koşulları verimli çalışmaya uygun olacak şekilde, kamu binalarında hizmet vermesi sağlanmalıdır.

14.   7 gün 24 saat hizmet üreten Sağlık ve sosyal hizmet işkolunda gece çalışma saat ücreti normal nöbet saati ücreti, aylık ücretin saat başına düşen tutarın en az 2 katı olacak şekilde ödenmeli, bu nöbet ücretleri, resmi ve dini bayramlar için %100 arttırım yapılmalıdır.

15.   Kamu tarafından idari izin ilan edilen günler aylık mesai saatinden düşülmeli, idari izin günlerinde çalışan personele çalışma karşılığı nöbet ücreti ödenmelidir.

16.   Sendika üyelik ve üyelikten çekilme işlemlerinin e-devlet üzerinden yapılabilmesi için gerekli çalışma yapılmalıdır.

17.   Sağlık meslek görev tanımları; mevcut yönetmelikler de dahil olmak üzere sendikalar ve meslek örgütleri ile birlikte oluşturulacak kurullar tarafından ivedilikle yeniden düzenlenmelidir.

18.   Faaliyet alanına göre çok tehlikeli sınıfta yer alan sağlık hizmetleri sunucularının tamamı riskli birim olarak değerlendirilmeli, tüm hak edişleri ona göre düzenlenmelidir.

19.   Aile ve sosyal hizmet bakanlığına bağlı yatılı kuruluşlarda çalışan personel için Sosyal hizmet tazminatı 100 puan, diğer kuruluşlarda ve merkez teşkilatında çalışanlar için 50 puan olmalıdır.

Yukarıda sıraladığımız bu uzun liste, sağlık alanında görmezden gelindiği için kronikleşen sorunların bir röntgenidir. Sağlık sistemini bu hasta halinden kurtaracak teşhisin koyulmasının da tek şartı bu röntgeni dikkate almaktır. Doktorlar için “giderlerse gitsinler” diyen, sağlık emekçilerini “gidin yakalarına yapışın” diyerek yurttaşlara hedef gösteren iktidar mensuplarıyla sendika ağalarından oluşan bir masadan bu yazdığımız taleplere ilişkin olumlu sonuçlar çıkmasının imkansıza yakın olduğunu biliyoruz.

Onlar da şunu bilsinler: bu masada bu sene biz de varız. Haklarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz! İnsani koşullarda çalışıp insanca ücretler alacağımız, yurttaşa hak ettiği sağlık hizmetini nitelikli şekilde vereceğimiz bir sistem kurulana dek mücadelemize devam edeceğiz. Bugün Ankara’da başlattığımız eylem ve etkinliklerimiz Türkiye’nin dört bir yanında artarak devam edecektir. Yüreği emeğin onurundan ve Cumhuriyet’e yakışır bir sağlık sisteminden yana atan tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçilerini, Genel Sağlık-İş ailesine katılmaya, mücadeleyi büyütmeye davet ediyoruz." dedi.