Dünyanın bir çok ülkesinde saygıdeğer, özverili bir meslek olarak bilinen HEMŞİRELİK; ücreti yüksek sosyal prestiji olan, mesleki tanımı, ilerleme olanakları belirgin, çalışma koşulları düzenlenmiş olarak yürütülmekte iken ülkemizde son yıllarda sadece kırmızı karanfillerin eşliğinde kutlanılması alışkanlık haline gelmiştir. Bugün tüm işyerlerinde kutlamaları yapılan 12 Mayıs Hemşirelik etkinlikleri ise, çiçeklerin ışıltısında kararan mesleğin gerçeğini unutturamamaktadır.
Özellikle son on yılda yapılan yasal düzenlemeler ve uygulamalar sağlıkta dönüşüm, meslekte de dönüşüme yol açmıştır. Tüm bu düzenlemeler ise yalanlarla anlatılmıştır.
Kısaca hatırlayacak olursak;
*2007 Hemşirelik Kanunu değişince mesleğin, özerk ve otonomi kazanacağı,
*Sağlık Memurlarının unvanı da hemşire olunca, mesleğin yerinin sağlamlaşacağı,
*Lisans tamamlama çıkınca mesleki eğitimin (STANDARTLAŞACAĞI) homojenleşeceği,
*2010-2011 de yönetmelikler çıkarılınca meslek görev tanımların netleşeceği,
*Özel sağlık meslek liseleri açılınca, sahada ki hemşire açığının kapatılacağı söylendi.
*EBE, HEMŞİRE, ATT, SAĞLIK MEMURU, AİLE SAĞLIĞI ELEMANLARI, YARDIMCI HEMŞİRE, YARDIMCI EBE ayrı bir meslek tanımı olarak belirlendi. Gelişmiş ülkeler ise bunu aşırı uzmanlaşma olarak tanımladı.
Hepsi koca bir yalandı.
*İşyeri hemşireliği, aile danışmanlığı gibi sertifika programları bir yandan şirketler için bir gelir kapısı olurken, öte yandan sahada yıllarca hemşirelik yapan ebelere bu hak tanınmayarak sahada her alanda çalıştırılan ebeler, durum emeklilikte kullanılabilecek sertifikalara gelince özellikle bu haklardan yoksun bırakıldı.
2011’de yapılandırılması gündeme gelen Kamu Hastaneler Kurumu ile hemşirelik mesleğinin yönetici sınıfı SAĞLIK BAKIM HİZMETLERİ MÜDÜRLÜĞÜ altında koca bir potada eritildi. Yöneticinin adından anlaşılacağı gibi tüm mesleklerin yeni tanımı aslında ‘’SAĞLIK BAKIM HİZMETLİLERİ’’ ve bir anlamda “SAĞLIK BAKICILARININ MÜDÜRÜ” idi!
Ve bugün 2015 yılında tüm hastanelerde ikinci sözleşme dönemi yaşanan uygulama ve yakın dönem sonuçları ile herkese gerçeği gösterdi. Sözleşmeli yöneticilik sitemi ile statü değişti. Kamu- özel uygulamaları idarenin bütünlüğü ilkesi göz ardı edilerek yürürlüğe konuldu. Kamu personeli olan sağlık çalışanları (ebe, hemşire, ATT, sağlık memuru gibi) statü bakımından daha farklı bir hukuk sistemine tabii olan, sözleşmeli yöneticiler eliyle yönetilmeye başlandı.
Performans uygulaması ile hasta sayısı, yapılacak iş ve işlemler artırılırken, hemşire sayısında gereken artış sağlanmadı. İş yükünün artmasıyla var olan 16 – 24 saatlik nöbetler, çağrı üzerine çalışmaya, aşırı ve düzensiz çalışmaya büründürüldü. Çalışma koşulları esnek ve kuralsız hale getirildi.
Temel haklardan olan tayinler ve hastanelerdeki birim değişikliği ancak belli bir sendika üyeliği ya da siyasi torpille gerçekleşmeye başlamıştır. Özellikle sahanın zorluklarını yaşamak istemeyen bazı meslektaşlarımız ise sahadan ayrılıp liyakat gözetilmeden masa başı iş alanlarında çalıştırılmakla ödüllendirilirken, kalan büyük çoğunluk daha kötü çalışma koşullarına mahkûm edilmiştir. Hakkını, hukukunu arayanlar baskı, tehdit ve sürgünle susturulmaya çalışılmıştır.
Sonuç olarak; AKP Hükümeti ve Sağlık Bakanlığı en temel insan hakkı ve anayasal hak olan bireyin sağlığının devlet tarafından korunması görevini sağlık çalışanları için yerine getirmemiştir. Sağlık Bakanlığı ve kurum yöneticileri; sağlık hizmetlerinin sunumunda yaşanan olumsuzluklarda ilk hemşireleri sorumlu tutarken, hemşirelerin sorunlarına ve özlük haklarına son derece ilgisiz kalmıştır.
Genel Sağlık-İş sendikası tüm bu yalanların farkındadır.
Ve meslektaşlarımızı bu bilinçle mesleğin bugünü ve yarını için mücadeleye davet etmektedir. Tüm sendikalar içinde fark yaratmaya ve sorunlarımızı bu farkındalığımızla çözmeye kararlıdır.
Daha iyi çalışma koşullarının sağlanacağı ve emeğimizin karşılığını alacağımız güzel günlerin geleceğine olan inanç, mücadele azmi ve kararlılığı ile meslektaşlarımızın 12 Mayıs Dünya Hemşireler Gününü Kutlarız.
Zekiye BACAKSIZ
Genel Başkan
