7438 s. Kanun ile 5510 s. Kanuna eklenen Geçici 95.
Madde hasebiyle, ‘’Emeklilikte Yaşa Takılan’’ devlet memurlarının emeklilik
yaşlarında düzenlemelere gidilmiş; yapılan düzenlemeler dönemin siyasal
iktidarı tarafından ‘’müjde’’ olarak lanse edilmiştir. Ancak ‘’ani’’ bir
değişim getirmesi sebebiyle ilgili kanun uygulamada problemlere yol açmıştır.
Öte yandan, henüz emeklilik başvurusunda bulunmamış personel açısından da
‘’Fiili hizmet süresi zammı’’ hesaplamalarında aksaklıklar yaşanmaktadır.
Fiili hizmet süresi zammı, “insan
sağlığına ilişkin işler”, yani Devlet Memurları açısından genel olarak “Sağlık
Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri” sınıfında yapılan iş ve işlemlere
ilişkin olarak 5510 s. Kanuna 2018 yılında Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe
giren değişiklik ile eklenmiş; bu tarihten itibaren kapsamdaki işyerlerinde,
işin riskleri ile karşı karşıya kalınan “eylemli çalışmalar” karşılığında
tanınmaya başlanmıştır.
Buna göre; fiili hizmet süresi zammından
yararlanabilecek düzenlemede yer aldığı şekliyle “insan sağlığına ilişkin işler”
başlığı altında hizmet üreten sağlık çalışanı ancak aktif çalıştığı günlerde
360 güne 60 gün olarak fiili hizmet süresi zammından faydalanabilecektir.
Düzenlemeye göre, aktif çalışma günleri hesaplandığından resmi tatiller, yıllık
izinler, hafta sonları fiili hizmet süresi zammına dahil edilmeyecektir. Düzenlemede
yer aldığı şekliyle “insan sağlığına ilişkin işler” başlığı altında hizmet
üreten (örneğin tıbbi sekreterler bu başlığın altında yer almamaktadır) sağlık
çalışanı yıllık izin kullanmadan, resmi tatil olmadan sadece hafta sonu tatili
kullanarak bir yıl çalışmış olsa dahi fiili hizmet süresi zammından bir yılda
43.3 gün olarak faydalanabilecektir. Yıllık izin, resmi tatil, hafta sonu
tatili düşüldüğünde bir sağlık çalışanı bir yılda ancak 33.6 gün fiili hizmet
süresi zammından faydalanabilecektir. Bu durumda 30 yıl çalışan bir sağlık
çalışanı ancak 2.8 yıl önce erken emekli olabilecektir.
Bu karmaşık yapı emeklilik aylığı
söz konusu olduğunda daha da ince hesaplamalar gerektirmektedir.
Öte yandan, 5510 s. Kanunun Geçici
4. Maddesi sebebiyle; 5510 s. Kanunun yürürlük tarihinden önceki tarihlerde
‘’Emekli Sandığı Kanununa’’ tabi olarak Devlet Memurluğu yapmış bulunan
personele; 5510 s. Kanun ile yürürlükten kaldırılan hükümleriyle birlikte 5434
s. Emekli Sandığı Kanunu Hükümlerinin uygulanacağı da bilinmektedir.
Emekli
Sandığı Kanununun 41. Maddesinin ‘’b’’ bendine göre emekli aylığı; fiili ve
itibari(FHSZ) hizmet toplamı 25 yıl olanlar için hesaplanacak emekli matrahının
%75’i oranında; 25 yılı geçen her bir yıl için bu oranın %1 fazlası oranında bağlanmaktadır.
Benzer
şekilde ‘’emekli ikramiyesi’’, Emekli Sandığı Kanununun 89. Maddesinde
tanımlanmakta; ‘’Fiili hizmet müddetleri
25 yıl veya daha fazla ve 30 yıldan eksik olanların kurumlarınca resen veya
istekleri üzerine emekliye ayrılmaları halinde bunlara 30 seneyi dolduranlar
için verilecek ikramiye miktarının 25 veya daha fazla senelere isabet eden
nispetteki miktarı verilir. Bu fıkraya
göre verilecek ikramiyenin hesabında 6 ay ve daha fazla yıl kesirleri tam yıl
sayılır. Altı aydan az kesirler nazarı itibara alınmaz.’’ Şeklinde
düzenlenmiştir.
Tüm sağlık çalışanlarını kapsamayan, geriye
dönük işlemeyen, görüldüğü üzere son derece karmaşık ince hesaplamaların söz
konusu olduğu böyle bir düzenleme sağlık çalışanları için yeni mağduriyetler
yaratmıştır.
5510 s. Kanunun 40. Maddesine göre fiili
hizmet süresi zamları; kişinin fiili hizmet süresine eklenmekte; eklenen bu sürelerin ise Devlet Memurunun
Emekli Aylığı ve Emekli ikramiyelerinde dikkate alınacağı, yerine göre 1 günlük fiili hizmet süresinin dahi memurun aylık ve
ikramiyesinin hesaplanmasında ciddi farklara sebep olacağı, burada yaratılacak
bir mağduriyetin çözümünün ise hem Sosyal Güvenlik Kurumu açısından yargılama
giderleri yönünden; hem de emekli olan memur açısından ‘’enflasyon’’ sebebiyle
maddi zararlara sebep olacağı görülmektedir.
Emeklilik
hakları açısından bu derecede kritik bir rolü olmasına karşın; Devlet Memuru
personelden, ‘’Fiili Hizmet Süresi Zamlarının’’ hesaplanması için talepte
bulunulması istenmekte; ‘’Sosyal Güvenlik Mevzuatımızın’’ karmaşıklığı
sebebiyle Devlet memuru personel tarafından hesaplanması neredeyse imkansız
olan ‘’Fiili hizmet süresi zammı’’ ile doğrudan ilgili personelin mücadele
etmesi beklenmekte; sırf bu sebeple memurların emeklilik tarihleri gecikmekte,
onlarca yıl kamu hizmeti ifa etmiş ve artık ‘’Sosyal güvenliğin’’ bir gereği
olarak istirahat etmek isteyen personel; çalışmaya devam etmeye ‘’zımnen’’
zorlanmaktadır.
Benzer
şekilde, böyle bir düzenlemenin varlığından haberdar olmayan; olsa dahi
saatlerce ‘’Hitap Dökümü’’ veya ‘’Hizmet Dökümü’’ belgesi incelemek zorunda
olmayan devlet memurları, Kanuni ve Anayasal Hakları olmasına rağmen ‘’fiili
hizmet süresi zammından’’ yararlanmaksızın emekli olmakta, bu halde de başkaca
bir sancılı süreç başlamaktadır. Yine aynı şekilde, ‘’kapsamdaki iş yeri’’ olup
olmadığı belirsizliğini koruyan, ‘’kapsamda bulunan iş’’ olup olmadığı
noktasında çelişkili kararlar verilen iş ve işyerlerinde görev yapan kamu
personeli açısından Fiili Hizmet Süresi Zammı hesaplamaları açık şekilde
mağduriyet yaratmaktadır.
Hal
böyleyken, Sendikamız Genel Sağlık İş tarafından Sosyal Güvenlik Kurumu
Başkanlığına başvuruda bulunularak, ‘’ Genelde
devlet memurlarının; özelde ise sağlık çalışanlarının ‘’fiili hizmet süresi
zamlarının’’ hesaplanmasında; SGK ve ilgili Kamu kurum ve kuruluşları arasında
gerekli entegrasyon ve işbirliğinin sağlanarak; bu hesaplamanın talep
gerekmeksizin, otomatik şekilde yaptırılması, halihazırda uygulamadaki
aksaklıklar sebebiyle hak kaybına uğramış olan personelin hak kayıplarının
giderilmesi, ’’kapsamdaki iş ve işyeri’’ kavramlarının yeni bir mağduriyet
yaratılmaksızın kesin ve geniş şekilde ortaya konulması’’ talep edilmiştir.
Dr. Derya Uğur
Genel Sağlık-İş Genel Başkanı