Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde emperyalist işgale karşı verilen ulusal kurtuluş mücadelesi savaş meydanlarında büyük zaferler ve fedakârlıklarla kazanılmıştır. Lozan Antlaşması ile de bağımsız, eşit ve egemen bir ulus devlet olarak bağımsız Türkiye, tüm dünya tarafından resmen kabul edilmiştir. Bağımsız ve laik Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri Lozan’da atılmış, Lozan Antlaşmasının Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilmesinden 3 ay sonra da Cumhuriyet ilân edilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti gerek savaş meydanlarında gerekse diplomasi alanında büyük mücadeleler verilerek kurulmuştur. Bugün Lozan’da bütün dünyaya kabul ettirdiğimiz kazanımların tartışılmaya açılması kabul edilemez. Ebedi Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün Nutuk'ta yer alan “Lozan Antlaşması'ndaki hükümleri öbür barış önerisiyle daha çok karşılaştırmanın yersiz olduğu düşüncesindeyim. Bu antlaşma, Türk ulusuna karşı yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması ile tamamlandığı sanılmış, büyük bir yok etme girişiminin yıkılışını bildirir bir belgedir. Osmanlı tarihinde benzeri görülmemiş bir siyasi başarıdır.” sözleri tartışmalara yanıt niteliğindedir. Lozan demek, bağımsız Türkiye Cumhuriyeti demektir. Lozan Türkiye Cumhuriyeti var oldukça geçerliliğini koruyacaktır.
Kapitülasyonları kaldıran Lozan Antlaşması aynı zamanda ekonomik bağımsızlığın da belgesidir. Lozan’da taviz verilmeyen kapitülasyonların sona ermesi ile ulusal bir ekonominin önündeki en büyük engellerden biri de kaldırılmıştır. Ancak bugün KÖİ projeleri ile Türkiye Cumhuriyeti’nin gelecek 25 yılını ipotek altına alanlar, yabancı şirketlere devri ile adeta yeni kapitülasyonlar yaratanlar Türkiye Cumhuriyeti’ni Sevr'in modern versiyonlarına mahkûm etmek isteyenlerdir.
Lozan Barış Antlaşması ile Milli Mücadele’yi taçlandıran ve Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran başta Ebedi Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Lozan’da Türkiye’yi temsil eden heyetin başkanı İsmet İnönü’yü ve emeği geçenleri minnet ve saygıyla anıyoruz. Lozan Barış Antlaşması’nın 98. yıl dönümünü kutluyoruz.
Zekiye Bacaksız
Genel Sağlık-İş Genel Başkanı
Genel Sağlık ve Sosyal Hizmet Kolu Kamu Çalışanları Sendikası (Genel Sağlık-İş), sağlık ve sosyal
hizmet iş kolunda görev yapan, kamu emekçilerinin haklarını korumak ve geliştirmek için örgütlü
mücadeleyi esas alan, demokratik ve bağımsız bir sendikadır. Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu çatısı
altında faaliyet gösteren sendikamız; sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin insanca çalışma
koşullarına, insan onuruna yaraşır ücretlere ve güvenceli istihdama kavuşması için mücadele eder.
Her üyesini, sendikal ailenin eşit değerde bir parçası olarak gören Genel Sağlık-İş, üyelerinin
siyasi, kültürel, ekonomik ve demokratik hak ve menfaatlerini korumayı ve geliştirmeyi temel misyon
edinir.
Vizyonumuz
Genel Sağlık-İş, sağlık emekçilerinin güvenceli, liyakate dayalı, şiddetten uzak ve insan onuruna uygun koşullarda çalıştığı; yurttaşların ise bilimsel, eşit, ulaşılabilir, nitelikli, ve parasız sağlık hizmetine erişebildiği bir sağlık sistemini tesis etmeyi hedefler.
Sendikamız, sadece sendikal hakları değil, aynı zamanda demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ni, yurttaşların barış içinde yaşamasını, emek eksenli bir kamu yönetimi anlayışının egemen kılınmasını ve hukukun üstünlüğünü savunur. Bu bağlamda Genel Sağlık-İş, gerçek sendikacılığın ve toplumsal sorumluluğun güçlü bir temsilcisi olmayı vizyon edinmiştir.