Ü
Y
E
L
İ
K

KAMU YARARI GÖZETİLMEDEN HAZIRLANMIŞ OLAN VE YANDAŞ ÇEVRELERE RANT KAPISINI ARALAYAN BU KANUNU KABUL ETMİYORUZ!

KAMU YARARI GÖZETİLMEDEN HAZIRLANMIŞ OLAN VE YANDAŞ ÇEVRELERE RANT KAPISINI ARALAYAN BU KANUNU KABUL ETMİYORUZ! KAMU YARARI GÖZETİLMEDEN HAZIRLANMIŞ OLAN VE YANDAŞ ÇEVRELERE RANT KAPISINI ARALAYAN BU KANUNU KABUL ETMİYORUZ!

1.     KAMU YARARI GÖZETİLMEDEN HAZIRLANMIŞ OLAN VE YANDAŞ ÇEVRELERE RANT KAPISINI ARALAYAN BU KANUNU KABUL ETMİYORUZ!

Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi TBMM’de kabul edildi. AKP milletvekilleri ve yandaş gazeteciler tarafından bir nimetmiş gibi sunulan teklifin içeriği incelendiğinde ise kamucu sağlık politikalarından uzak, ticarethane mantığıyla özellerin teşvik edildiği görülmüştür.

Bu kapsamda hekim, diş hekimi ve uzman hekimler, SGK ve kamu kurumları ile sözleşmesi olup olmadığına bakılmaksızın, yani bir şekilde kamuda istihdam ediliyor olması önem arz etmeksizin, özel hastaneler ile vakıf üniversitelerinde çalışabilecektir. Ancak zaten kamu sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışacak hekim yokken, siyasi iktidarın politikaları sonucu kamudaki hekimler istifa ederken, belirsizliklerle dolu madde teklifini anlamakta gerçekten güçlük çekiyoruz. Esas olan kamudaki hekimlerin özlük haklarının iyileştirilmesi iken bu ülkenin yetişmiş insan gücüne yapılan bu muamele ve her bir hizmet dalının ticarethane olarak görülerek vatandaşın tüccarların insafına terk edilmesi anlaşılır değildir.

Bununla birlikte mevzuatta yine unvanlara ilişkin yeni düzenlemeler yapılmış; bir kısım unvanlar kaldırılırken nükleer tıp teknikeri unvanı düzenlenmiştir. Bu düzenleme yapılırken de daha adından anlaşılacağı üzere görev tanımına asla girmemesi gereken tıbbi işlemler kanunda düzenlenerek ‘oldu bitti’ye getirilmiştir. Ancak nükleer tıp teknikeri de dahil olmak üzere tüm sağlık emekçilerinin iş ve görev tanımlarının sağlık meslek örgütleriyle birlikte detaylıca düzenlenmesi, bu konuda uzmanlardan görüş alınması, sağlık emekçilerinin iş ve görev tanımlarının liyakatsiz yöneticilerin insafına bırakılmaması gerekmektedir.

Teklif ile birlikte e-devlet üzerinden veya kanunen kabul edilen vasiyetname türlerinden biriyle organlarını bağışlamamış olan kimsenin organlarının ölüm anında yanında bulunan herhangi bir yakınının muvafakati ile bağışlanabileceği sunulmuştur. Ancak ölünün herhangi bir yakını ibaresi belirsizliklerle dolu olup idareler tarafından herhangi bir yakının nasıl tespit edileceği, buna ilişkin yakınlık derecesinin neler olacağı belirsiz olmakla birlikte kötüye kullanıma da oldukça müsait olduğu açıktır.

Teklif ile getirilmesi istenen bir diğer düzenleme toplam yüz ölçümü 2500 m²’den büyük parklarda acil sağlık hizmetleri istasyonu, sağlıklı hayat merkezi ve aile sağlığı merkezi yapılması için Sağlık Bakanlığının talebi üzerine Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yer tahsis edilmesidir. En başından beri bu merkezlerin mülkiyetinin kamuya ait olması ve kamu tarafından yapılması zaten talebimizdir. Bu haliyle söz konusu düzenleme yetersiz olup bu alanların tahsisinin yanında buralara inşa edilecek yapıların da kamu eliyle yapılması gerekmektedir.

Bir diğer konu ise Kamu İhale Kanunu’nda yapılmak istenen değişiklikle Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığının(TÜSEB) ve sermayesinin yarısından fazlası bu başkanlığa ait olan şirketlerin sağlık alanında bizzat üretilen mal, hizmet ve danışmanlık hizmetleri kapsamında bu kanuna tabi olmamasıdır. Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı, Başkanlığını doğrudan Sağlık Bakanı Kemal MEMİŞOĞLU’nun yapmış olduğu bir şirkettir. Dolayısıyla siyasi iktidar rant devşirebileceği bütün köşe başlarını tutmanın yollarını aramakta, Başkanlığı Kamu İhale Kanunu’nun kapsamı dışına çıkararak rahatça yandaşlardan mal ve hizmet alımı yapabilmenin yollarını aramaktadır.

Görüldüğü üzere bu Kanun teklifi ile de kamucu, nitelikli ve ücretsiz sağlık hizmeti siyasi iktidarın aklının ucundan geçmemiş; kamuda mevcut personel açığının giderilmesi için tek bir adım dahi atılmamış olmakla birlikte kamudaki hekimler özel sağlık kurum ve kuruluşlarına yönlendirilmeye devam edilmiştir.

Sağlık Bakanlığı bu kanun teklifini derhal çöpe atmalıdır. Genel Sağlık–İş olarak her zaman söylediğimiz gibi Siyasi İktidar Sağlıkta Dönüşüm Programından vazgeçerek kamucu, ücretsiz, nitelikli sağlık hizmeti sunumunu hayata geçirecek adımları ivedilikle atmalı; bu adımları planlarken de biz sağlık emekçileri ve örgütleri ile istişare içerisinde bulunmalıdır.

Bütün sözleşmeli çalışma modellerine son verilmeli, kamuda ihtiyaç duyulan personel açığı giderilmeli, kamu çalışanlarının özlük hakları iyileştirilerek en düşüğü yoksulluk sınırının üzerinde olmak üzere insanca bir hayat sürmek için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.