Bu yıl Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Dünya Sağlık Günü için sloganı “Gezegenimiz, sağlığımız” olarak belirlenmiştir.
Dünya Sağlık Örgütüne göre, her yıl dünya çapında 13 milyondan fazla ölüm önlenebilir çevresel nedenlerden kaynaklanmaktadır. Buna insanlığın karşı karşıya olduğu en büyük sağlık tehdidi olan iklim krizi de dahildir.
Türkiye'nin tarımsal alanlarının ve ormanlarının imara açılması, işletmelere atık su ve biyolojik arıtma tesisi zorunluluğu için ağır yaptırımların olmaması gibi pek çok nedenlerle denizlerimiz, toprağımız ve havamız kirlenmektedir. Havanın ve suyun kirlenmesi, suyun ve besin kaynaklarının giderek azalması nedeniyle iklim krizi, insan sağlığını tehdit etmektedir. İnsan sağlığına etkileri nedeniyle iklim krizi, bulunduğumuz yüzyılın en önemli halk sağlığı sorunlarından biri olarak kabul edilmektedir.
İklim değişikliğinin getirdiği olumsuzluklardan yurttaşlarımızın korunması, iklim krizinin insan sağlığına olan etkisinin azaltılması siyasi iktidarın görevidir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 56. maddesine “Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.” denilmektedir.
Sağlık Bakanlığına soruyoruz: İklim değişikliği sonucu ülkemizde görülen ve/veya artan hastalıkların takibi konusunda bir çalışma yapılmış mıdır? Su ve gıda güvenliği ile su ve gıda kaynaklı hastalıklarla mücadele edilmesi konusunda bir çalışma mevcut mudur? İklim değişikliğinin sağlık üzerine olumsuz etkilerinden daha etkin korunma için halkın bilinçlendirilmesi yolunda ne tür adımlar atılmaktadır?
Siyasi iktidar, iklim krizinin temelinin yine insan kaynaklı olduğundan hareketle bilim insanları, üniversiteler ve konu ile ilgili demokratik kitle örgütleri ile iş birliği içinde bir eylem planı ortaya koymalı ve mücadele etmelidir. Çünkü iklim krizi aynı zamanda bir sağlık krizidir.
Genel Sağlık-İş olarak hedefimiz; çevreyi koruyarak, gelecek nesillere yaşanabilir sağlıklı bir dünya bırakmak olmaya devam edecektir.
Dr. Derya Uğur
Genel Sağlık-İş Genel Başkanı
Genel Sağlık ve Sosyal Hizmet Kolu Kamu Çalışanları Sendikası (Genel Sağlık-İş), sağlık ve sosyal
hizmet iş kolunda görev yapan, kamu emekçilerinin haklarını korumak ve geliştirmek için örgütlü
mücadeleyi esas alan, demokratik ve bağımsız bir sendikadır. Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu çatısı
altında faaliyet gösteren sendikamız; sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin insanca çalışma
koşullarına, insan onuruna yaraşır ücretlere ve güvenceli istihdama kavuşması için mücadele eder.
Her üyesini, sendikal ailenin eşit değerde bir parçası olarak gören Genel Sağlık-İş, üyelerinin
siyasi, kültürel, ekonomik ve demokratik hak ve menfaatlerini korumayı ve geliştirmeyi temel misyon
edinir.
Vizyonumuz
Genel Sağlık-İş, sağlık emekçilerinin güvenceli, liyakate dayalı, şiddetten uzak ve insan onuruna uygun koşullarda çalıştığı; yurttaşların ise bilimsel, eşit, ulaşılabilir, nitelikli, ve parasız sağlık hizmetine erişebildiği bir sağlık sistemini tesis etmeyi hedefler.
Sendikamız, sadece sendikal hakları değil, aynı zamanda demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ni, yurttaşların barış içinde yaşamasını, emek eksenli bir kamu yönetimi anlayışının egemen kılınmasını ve hukukun üstünlüğünü savunur. Bu bağlamda Genel Sağlık-İş, gerçek sendikacılığın ve toplumsal sorumluluğun güçlü bir temsilcisi olmayı vizyon edinmiştir.