Televizyonların az kanallı olduğu yıllarda uzun süre bayram sabahlarında duyduğumuz bir şarkıydı, Barış Manço’nun bayram şarkısı. Yarın bayram, 14 Mart Tıp Bayramı. Ancak biz sağlık emekçileri için bu bayram coşkuyla değil isyanla, buruklukla karşılanıyor. Sağlık emekçilerinin koşulları her geçen gün kötüleşiyor. Üstelik bu durum yalnızca sağlık çalışanlarını ilgilendirmiyor, sağlık çalışanlarının dinamosu olduğu sağlık sistemi de günden güne çürüyor. Şarkıdaki gibi “erken kalkmamız” gerekiyor, yoksa çok geç olacak.
‘SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM’ KÂBUSU
Sağlık sistemine bir kabus gibi çöken sağlıkta dönüşüm
programı, sermaye için bölüşüm programına evrilmiştir. Sağlık hizmetinde kamucu
anlayış zayıflatılmış, yurttaşlar için anayasal bir hak olan sağlık hizmetleri
alınır/satılır hale getirilmiştir. Bu ülkenin fertleri eşit, ücretsiz,
ulaşılabilir, nitelikli sağlık hizmetlerini kamu hizmeti olarak almayı hak
ediyor. Sağlığı piyasalaştıran politikalara son verilip insan odaklı, bilimsel
ve kamucu sağlık politikaları üretmedikçe ülkece sağlığımız bozulacaktır.
Sağlık ve sosyal hizmet emekçilerine yapılan tüm ödeme
modellerinden vazgeçilip en düşüğü yoksulluk sınırı üzerinde; emekliliğe
yansıtılarak tek kalemde ödenmelidir. Çalışırken yaşanan gelir adaletsizliği
yetmezmiş gibi emeklilikte de adaletsizlikle yüz yüze kaldığı görmezden
gelinmemelidir. 5510 ve 5434 sayılı kanunlara göre emekli olanlar ile
çalışanlar arasındaki emekli aylığı ve özlük haklar farklılığı giderilmelidir.
Yanlış ekonomi politikalarındaki ısrar nedeniyle enflasyonun
günlük olarak değiştiği bu kriz ikliminde, enflasyon farkı tüm ücretlere aylık
yansıtılmalı, kamu emekçilerinin alım gücü korunmalıdır. Bir yoksulluk giyotini
olarak tepemizde sallanan gelir vergisi dilim oranları, yüzde 15’te
sabitlenmelidir.
‘GİDERLERSE GİTSİNLER’(!)
Güvenceli istihdam anayasal bir haktır. Sağlık sisteminde
sözleşmeli istihdam modeli kaldırılmalı, kadrolu, güvenceli istihdam
sağlanmalıdır. Fiili hizmet süresi zammı (yıpranma payı hakkı) yıl başına 90
gün olarak tüm sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarını ve geçmişi kapsayacak
şekilde düzenlenmeli, bu adaletsizlik ve tutarsızlık giderilmelidir.
Siyasi iktidar sağlık emekçilerine yönelik “giderlerse
gitsinler” söyleminden, “gidin onların yakasına yapışın” diye hedef
göstermelerinden ve sağlık sisteminde yol açtıkları erozyonun sorumlusu olarak
sağlık emekçisini gösterip halk ile bizleri karşı karşıya getirme politikasının
acı meyveleri olarak neredeyse her gün sağlıkta şiddet haberiyle sarsılıyoruz.
Bu böyle devam edemez! Bu azmettirici nitelikteki resmi söylemler derhal son
bulmalıdır. Dolaylı bir teşvik niteliğindeki cezasızlık politikasından vazgeçilmeli
ve caydırıcılık baz alınmalıdır. Savaşlarda bile saldırılmayan sağlık
hizmetinin verildiği tüm yapılar hem hastalar hem emekçiler için güvenli hale
getirilmeli, olay yerine dönüşmemelidir.
LİYAKAT ÖNCELİKLİ GEREKSİNİM
Sözleşmeli yöneticilik modelinden vazgeçilmeli, tüm
yöneticiler ehliyet ve liyakat kriterlerine göre atanmalıdır. Torpilin, yandaş
kayırmanın, kendinden olmayana her türlü eziyetin kol gezdiği sağlık sisteminde
“liyakat” nefes kadar ihtiyaç haline gelmiştir.
Yardımcı hizmetler sınıfı çalışanlarının tamamının kadrosu
“Genel İdari Hizmetler Sınıfı”na alınmalı, tüm sağlık ve sosyal hizmet
çalışanları, kendi kadro unvanlarına uygun pozisyonlarda çalıştırılmalıdır.
Dünya standartlarının altında sayılarla hizmet üreten sağlık
ve sosyal hizmet çalışanlarının iş yükünü artıran personel eksiklikleri
giderilmeli, istihdam düzensizlikleri ortadan kaldırılmalıdır.
Aile sağlığı merkezleri güvenlik ve fiziki koşulları verimli
çalışmaya uygun olacak şekilde, kamu tarafından inşa edilmelidir. “Aile
Hekimliği Ödeme ve Sözleşme Yönetmeliği”nde hukuka aykırı tüm maddeler geri
çekilmelidir.
Nöbetler sağlık emekçisi için eziyet haline gelmiş
durumdadır. Nöbet ücretleri, aylık ücretin saat başına düşen tutarın en az 2
katı olacak şekilde ödenmeli; bu düzenlemeden sonra da gece çalışma saat ücreti
normal nöbet saati ücretinin 2 katı olarak belirlenmelidir.
BİRLİKTE MÜCADELE
Bilinmesini isteriz ki yazdığımız bu uzun liste, yalnızca
sağlık emekçilerinin değil tüm sağlık sisteminin, dolayısıyla ülkenin
sorunudur. Bu liste, insanca koşullarda çalışıp insani ücretler almak isteyen
sağlık emekçileriyle, nitelikli sağlık hizmetlerini eşit ve kamu hizmeti olarak
almak isteyen yurttaşların kesişme noktasıdır. O yüzden 14 Mart’ları bayram
haline getirmenin tek reçetesi, bu taleplere hep beraber sahip çıkmaktır.
Sağlık çalışanlarının emeklerini her fırsatta yücelten ulu
önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyete yakışan sağlık sistemini
inşa etmenin yolu, birlikte mücadeleden geçmektedir.
Bu duygu ve düşüncelerle, başta mücadele arkadaşlarım olmak
üzere tüm sağlık emekçilerinin 14 Mart Tıp Bayramı’nı kutluyorum.
Sağlık emekçilerini birlikte mücadele etmeye, siz sayın
yurttaşlarımızı da bu mücadeleye destek vermeye davet ediyoruz. Gelin
“sağlığımızı” birlikte düzeltelim. Gelin, iş işten geçmeden, yazının başında
dediğim gibi “erkenden” kalkalım!
DR. DERYA UĞUR
GENEL SAĞLIK İŞ GENEL BAŞKANI
HABER LİNKİ: https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/olaylar-ve-gorusler/bugun-bayram-erken-kalkin-cocuklar-dr-derya-ugur-2308838