Ü
Y
E
L
İ
K

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Olarak Memur Maaş Zammını Protesto Ettik

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Olarak Memur Maaş Zammını Protesto Ettik Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Olarak Memur Maaş Zammını Protesto Ettik
İKTİDARLA YANDAŞ SENDİKA ARASINDA BÜYÜK KAYIPLARLA İMZALANAN 2014-2015 DÖNEMİNE AİT GENEL TOPLU SÖZLEŞMEYİ PROTESTO ETTİK

16.08.2013 Cuma günü Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu İzmir İl Temsilciği olarak, hükümetle Memur Sen'in oldubittiyle imzaladıkları toplu sözleşmeyi Konak SGK önünde yaptığımız basın açıklamasıyla protesto ettik.

Değerli basın emekçileri,

2010 yılında yapılan Anayasa değişikliği sonunda kamu çalışanlarına kamu kesimi işvereni ile toplu sözleşme yapma hakkı sağlanmış ve 2012 yılında değiştirilen 4688 sayılı kanunla da, toplu sözleşme yapma hakkının ayrıntıları düzenlenmiştir.

2014-2015 toplu sözleşme sürecine ilişkin olarak konfederasyonumuzun görüşlerini bir rapor halinde 31 Temmuz 2013 günü yani sözleşme sürecinin başlamasından bir gün önce kamuoyu ile paylaşmıştık.

O gün yaptığımız açıklamalarda ve kamuoyuna duyurduğumuz raporumuzda 2014-2015 yıllarını kapsayacak olan bu toplu sözleşmenin, sözde olmaktan öteye gitmeyecek bir uygulama olacağını ve bu sürecin adının sözleşme olmasına karşın nitelik olarak toplu görüşmeden bile daha geri bir uygulama olacağını ifade etmiştik.

Esasında, “…demokrasi bizim için amaç değil araçtır…” diyen bir başbakanın yönetimindeki hükümetten aksini beklemek abes olacaktır. Nitekim yargıyı denetim altına alabilmek amacıyla gündeme getirilen 2010 Anayasa referandumunda bu asıl amacı perdelemek ve kamuoyundan gizlemek maksadıyla kamu çalışanlarına toplu sözleşme hakkı da aynı torbaya eklenmiş ve propaganda malzemesi olarak bolca kullanılmıştır.

Kamu çalışanlarının sendika özgürlüğü ve toplu sözleşme hakkına ilişkin kamuoyu gündemine getirilen anayasal ve yasal düzenlemelerin uluslararası normlar ile çeliştiğini, İLO sözleşmeleri ve denetim organları kararlarına açıkça aykırı olduğunu bile bile söz konusu düzenlemelere “evet” veya “yetmez ama evet” diyenlerin de bu süreçte iktidar partisi kadar sorumlulukları bulunmaktadır.

Yine söz konusu raporumuzda; 2014-2015 toplu sözleşmesi masasında taraflar olarak bir yanda yukarıda değinilen düzenlemeleri yapan hükümet ve diğer tarafta da bu düzenlemelere “evet” ya da “yetmez ama evet” diyenlerin olacağını ve bunun da trajikomik bir durum olacağını halkımızın bilgisine sunmuştuk.

Demokrasiye bu denli uzak bir hükümet kanadı ile “evet” ya da “yetmez ama evet”çi sendikacılar ve kendisini kamu çalışanlarından ziyade kamu işverenine daha yakın gören bir yetkili konfederasyon temsilcisinin oturduğu masadan kamu çalışanlarını memnun edecek bir sözleşme metninin ortaya çıkmasını beklemek hayal olurdu. Geldiğimiz noktada, muhtemelen dünyanın en kısa sürelisi olan 2014-2015 toplu sözleşme süreci ve sonucunda imza altına alınan mutabakat metninin içeriği Birleşik Kamu İş’i bir kez daha haklı çıkarmıştır. Çalışanlar adına toplu sözleşmeye imza atan sözde yetkili konfederasyon temsilcisi adeta özel görevli gibi davranmış ve sözleşmeyi kamu çalışanlarından adeta kaçırarak imzalamıştır.

Yine gelinen son noktada masanın taraflarından olan diğer iki konfederasyonun aldatıldıklarını bu nedenle toplu sözleşme mutabakat metnini tanımadıklarını ve yasal yollara başvuracaklarını söylemeleri 2010 referandum sürecinden bu yana geçen sürecin en trajikomik sahnesini oluşturmaktadır.

Birleşik Kamu-İş’in uzun zamandır yaptığı, kamu çalışanları ile emeklilerinin çıkarları doğrultusunda ortak eylem çağrılarına kulak tıkayan bu konfederasyonların düştükleri durum gerçekten da acıdır ve üzücüdür.

Bu iki konfederasyon, bayramın hemen arifesinde ve hiç beklemedikleri bir anda atılan imzalarla adeta yok sayılmış ve sözleşmenin nnfigüranları durumuna düşürülmüşlerdir.

Yetkili konfederasyon başkanı, henüz görüşmeler devam ederken ve diğer konfederasyonların teklifleri tartışılmamışken önceden hazırlandığı belli olan bir sözleşmeye bayram arifesinde acele ile imza atmakla yalnızca masadaki diğer konfederasyonları değil çalışan ve emekli yaklaşık 4 milyon 550 bin kamu emekçisinin haklarını da satmıştır.

Kamu çalışanları, haklarını koruma ve savunma iradesinden yoksun bu özel görevli konfederasyon temsilcisini, onun konfederasyonu ile bağlı sendikalarını ve 2010 yılından itibaren izledikleri politikalar ile sürecin bu şekilde yangından mal kaçırırcasına bağıtlanmasına katkıları olan ve şimdi timsah gözyaşı döken diğer konfederasyon ve sendikaları değerlendirmeli ve gereken dersi vermelidir.

Kamu çalışanlarının yaklaşık %28’i kadar, kamu çalışanları ve emeklilerinin ise yaklaşık %16’sı kadar üyeye sahip olan bir konfederasyonun, 4 milyon 550 bin kamu emekçisi adına böylesine fütursuzca karar verip imza atmasının alt yapısını hazırlayan yasal düzenlemelere evet ya da yetmez ama evet diyerek destek verenlerin bugün geldikleri bu dramatik ve trajikomik durumu Birleşik Kamu-İş üç yıldan beri her fırsatta dile getirmiş ve bunun karşısında daima dimdik durmuştur.

Demokrasiye inanmayanların araç olarak görenlerin demokratik bir toplu sözleşme masası oluşturamayacaklarını zaten söylüyorduk ve tüm söylediklerimiz bir kez daha doğrulandı.

Yıllardır ortak duruş davetinde bulunuyorduk hiçbir yanıt alamadık. Bugün gerek üyelerimize gerekse diğer tüm kamu emekçilerine ve emeğin yüceliğine olan saygımızla bu çağrımızı tekrarlıyoruz.

Kamu emekçisinin hakları oyun oynayarak savunulamaz. Bu ciddi bir iştir. Bu konuda her kurumun görüşüne, bilgisine ve gücüne ihtiyaç vardır. Demokrasiyi, çoğulculuk ve katılımcılık anlayışını bir tarafa iterek, kendiniz dışındakini yok sayıp, görmezden gelerek varacağınız nokta timsah gözyaşından başka bir yer değildir. Ya kamu emekçisinin haklı ve güçlü mücadelesi ya da timsah gözyaşı! Toplu sözleşme masasına alınmakla birlikte etkisiz ve yetkisiz bırakılan konfederasyonlar artık bu tercihi yapmak ve Birleşik Kamu-İş’in çağrılarına cevap vermek zorundadırlar.

Birleşik Kamu-İş masada olmamasına rağmen konu üzerinde en samimi şekilde durmakta ve birlik çağrılarını devam ettirmektedir.

Kamu emekçilerimize ve tüm kamuoyuna saygılarımızla,

Yaşasın emek,

Yaşasın iş, emek ve ekmek mücadelemiz,

Yaşasın Birleşik Kamu-İş.

Prof. Dr. Ömer Lütfi DEĞİRMENCİ

BİRLEŞİK KAMU-İŞ KONFEDERASYONU

İZMİR İL TEMSİLCİSİ