Eserin olan Türkiye cumhuriyetinin kuruluşundan 92 ve senin aramızdan ayrılmandan 77 yıl sonra bu toprakların sana ihtiyacı var. Bizlerin senin yol göstericiliğine ve yolumuzu aydınlatmana ihtiyacımız var. Bıraktığın Cumhuriyet, mücadele azmi ve tarihsel öngörün yolumuzu aydınlatıyor. Senin yılmaz iraden, aydınlık bakışın ve boyun eğmezliğinle bize güç ve cesaret veriyor.
En büyük eserim dediğin Cumhuriyeti korumak ve kollamakla görevlendirdiğin bizler ne yazık ki tehlikeleri yeterince göremedik. Düşmanın ne kadar sinsi olduğunu bilince çıkaramadık.
Tam Bağımsızlık hedefiyle verdiğiniz mücadele sonrası kurulan bu ülke şu anda emperyalist güçlere bağımlı durumda. Toprakları bütün dünyayı sömüren ve halkları kendi çıkarları için kan gölü içinde yaşatan ABD’nin askeri üsleri ile kirletilmiş durumda. Bu ülkede bir süredir iktidarın yolu ABD –AB’ nin onayını almaktan geçiyor. Senin onca olanaksız koşullarda ve ülke işgal altındayken Amerikan mandası na karşı çıktığın unutulmuş durumda.
Yurtta sulh cihanda sulh parolanın ne kadar değerli olduğunu daha iyi anlıyoruz. Sen aramızdan ayrıldıktan sonrada dünyada savaşlar ve katliamlar devam etti. Şu an senin makamında oturanlar komşu ülkelerin iç işlerine karışıp oralarda iktidar değiştirmeye çalışıyor.
Büyük bir öngörüyle getirdiğin laiklik ilkesi iktidar eliyle fiilen ortadan kaldırılmış durumda. Ülkemizin her tarafı tarikatlar cemaatlerle dolmuş durumda. Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, şıhlar, müridiler yurdu olmuş durumda.
Yoksul Anadolu insanının kaynaklarıyla kurulan fabrikaları yerli yabancı para babalarına yok pahasına satılmış. Bizim insanlarımıza üç kuruşluk asgari ücretle taşeron firmalarda ücretli kölelilik yapmak mecburiyetinde bırakılmış durumda.
Misakı milli sınırları olarak savunduğun birlik ABD-AB emperyalistlerince oluşturulan BOP diye açıkladıkları bir projeyle ortadan kaldırılmaya çalışılıyor. Ülkeyi yönetenler de bu Projenin eş başkanı olmakla övünüyor.
Hangisini sayalım. Aziz vatanın bütün toprakları işgal altında. Ama bu işgal öyle anlaşılmaz öyle görünmez ki bütün güçleri bizden görünüyor. Yani kim dost kim düşman belli değil.
Bütün bu koşullar altında bizler yılmadan yeniden kuvveyi milliye ruhuyla çağdaş gelişmiş ve tam bağımsızlık hedefine sahip çıkıyoruz.
Sen rahat uyu Atam. Bu topraklarda oğulların ve kızların var. Senin adın bu topraklara Sakarya da Mehmetçiğin kanıyla, gençlerin sevgisiyle ve Türk kadınının direngenliğiyle kazınmış durumda. Hiçbir güç bunu ortadan kaldıramaz.
Uyanıp birleşip ayağa kalkacağız. Eserine ve geleceğimize sahip çıkacağız. Başımız dik ve gururla karşında durabileceğiz. Sana söz.
Saygı özlem ve minnetle seni anıyoruz.
Genel Sağlık ve Sosyal Hizmet Kolu Kamu Çalışanları Sendikası (Genel Sağlık-İş), sağlık ve sosyal
hizmet iş kolunda görev yapan, kamu emekçilerinin haklarını korumak ve geliştirmek için örgütlü
mücadeleyi esas alan, demokratik ve bağımsız bir sendikadır. Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu çatısı
altında faaliyet gösteren sendikamız; sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin insanca çalışma
koşullarına, insan onuruna yaraşır ücretlere ve güvenceli istihdama kavuşması için mücadele eder.
Her üyesini, sendikal ailenin eşit değerde bir parçası olarak gören Genel Sağlık-İş, üyelerinin
siyasi, kültürel, ekonomik ve demokratik hak ve menfaatlerini korumayı ve geliştirmeyi temel misyon
edinir.
Vizyonumuz
Genel Sağlık-İş, sağlık emekçilerinin güvenceli, liyakate dayalı, şiddetten uzak ve insan onuruna uygun koşullarda çalıştığı; yurttaşların ise bilimsel, eşit, ulaşılabilir, nitelikli, ve parasız sağlık hizmetine erişebildiği bir sağlık sistemini tesis etmeyi hedefler.
Sendikamız, sadece sendikal hakları değil, aynı zamanda demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ni, yurttaşların barış içinde yaşamasını, emek eksenli bir kamu yönetimi anlayışının egemen kılınmasını ve hukukun üstünlüğünü savunur. Bu bağlamda Genel Sağlık-İş, gerçek sendikacılığın ve toplumsal sorumluluğun güçlü bir temsilcisi olmayı vizyon edinmiştir.