Dünyanın birçok ülkesinde saygın bir meslek olarak kabul gören ebelik, ülkemizde halen daha yardımcı sağlık hizmetleri sınıfında yer almakta ve hak ettiği saygınlığı görememektedir. Avrupa’da sezaryen doğumların tüm doğumlar içindeki oranı % 28’dir. Normal doğumların da % 98’i ebeler eşliğinde gerçekleşmekte, gebelik süresince tüm muayeneler ebeler tarafından yapılmaktadır. Ebeler, ancak risk durumunda kadın doğum hekimine yönlendirmektedir.
Sezaryen doğum oranlarının kamuda yüzde 41, özelde ise yüzde 71'e çıktığı Türkiye’de ise, ebelik ve hemşirelik mesleği birbirine çok geçmiş durumdadır. Yasal düzenlemeden kaynaklanan boşluklar nedeni ile ebelik mesleği görev, yetki ve sorumluluklarının belirsizliği halen devam etmektedir. Ebelik ve hemşirelik mesleğinin sınırlarının belirsizliği, birbiriyle veya diğer mesleklerle iç içe geçen görevlerin yüklenmesi ebelik mesleğine zarar vermiştir. Günümüz koşullarına uygun meslek yasası çıkarılamamış, ebeler sağlık hizmetleri içinde hak ettiği değeri görememiştir. Siyasi iktidar tarafından yapılan açıklamalarda hemşireler için 3600 ek gösterge vaat edilirken, sahada hemşirelerle eşit koşullarda çalışan ebelerin 3600 ek gösterge kapsamına dâhil edilmemesi kabul edilebilir bir durum değildir. 3600 ek gösterge ebelerin de hakkıdır. Bir an önce hizmet sınıfları yeniden düzenlenmeli, tüm sağlık çalışanlarına kademeli olarak ek göstergelerde artış sağlanmalıdır. Bunun dışındaki uygulamalar adil olmayacağı gibi iş barışına da zarar verecektir.
Ebelik mesleği görev, yetki ve sorumluluklarının belirlenmesi kadar, ebe sayısının artırılması da önemli konulardan bir tanesidir. 100 bin kişiye düşen ebe ve hemşire sayısı OECD ülke ortalaması bin 25 iken Türkiye’de bu sayı 272’dir. (Resmi rakamlar açıklanırken bile ebe ve hemşire sayıları içi içedir) “Her gebenin bir ebesi olmalı” diye açıklamalarda bulunan Sağlık Bakanı’nın ebe sayısının yetersizliği konusunda da girişimde bulunması gerekmektedir.
Anne-bebek ölümlerinin azaltılmasında ve sezaryen doğumların önlenmesinde en büyük sorumluluk ebelerdedir. Ancak bu sonuca ulaşılabilmesi için ebeler yardımcı personel olarak görülmemeli, gebelik ve doğum sürecinde ebe odaklı bir sistem kurulmalıdır.
Ebelerin, kurumun ihtiyacı, sağlık hizmetinin sürekliliği denilerek yoğun bakım, ameliyathane, acil servis gibi kliniklerde çalıştırılması ancak söz konusu "sertifika" olduğunda "ebesin eğitime katılamazsın" denilmesinin mantıkla izahı bulunmamaktadır. Bir an önce bu ve benzeri garabet uygulamalara son verilmelidir.
Yeterli sayıda kadrolu, güvenceli ebe alımı sağlanması,
Vekil ebeler ve kamu dışından istihdam edilen sözleşmeli “aile sağlığı çalışanlarına” 4/A memur kadrosu verilmesi,
Ebelere işyeri hemşireliği, aile danışmanı olma hakkı tanınması,
Yıpranma payı hakkının yılbaşına 90 gün olacak, tüm sağlık çalışanlarını kapsayacak ve halen görev yapan personele geçmişe etkili olacak şekilde genişletilmesi,
Tüm kamu çalışanları için ek göstergelerin kademeli olarak yükseltilmesi,
İnsan onuruna yaraşır bir ücret ve emeklilik koşullarının sağlanması ebelerin beklentilerinin başında gelmektedir.
Sağlıkta dönüşümle birlikte mesleklerin yok edilme süreci hızla devam etmektedir. Bu nedenle ebelik meslek mensuplarının bir an önce mesleklerine sahip çıkmak için meslek yasası ve uzmanlaşma sürecine destek vermeleri gerekmektedir.
Emeğimizin karşılık bulduğu gelecek güzel günleri birlikte yaratmak dileğiyle; tüm meslektaşlarımın 5 Mayıs Dünya Ebeler Günü’nü kutlarız.
Zekiye BACAKSIZ
Genel Sağlık-İş Genel Başkanı
Genel Sağlık ve Sosyal Hizmet Kolu Kamu Çalışanları Sendikası (Genel Sağlık-İş), sağlık ve sosyal
hizmet iş kolunda görev yapan, kamu emekçilerinin haklarını korumak ve geliştirmek için örgütlü
mücadeleyi esas alan, demokratik ve bağımsız bir sendikadır. Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu çatısı
altında faaliyet gösteren sendikamız; sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin insanca çalışma
koşullarına, insan onuruna yaraşır ücretlere ve güvenceli istihdama kavuşması için mücadele eder.
Her üyesini, sendikal ailenin eşit değerde bir parçası olarak gören Genel Sağlık-İş, üyelerinin
siyasi, kültürel, ekonomik ve demokratik hak ve menfaatlerini korumayı ve geliştirmeyi temel misyon
edinir.
Vizyonumuz
Genel Sağlık-İş, sağlık emekçilerinin güvenceli, liyakate dayalı, şiddetten uzak ve insan onuruna uygun koşullarda çalıştığı; yurttaşların ise bilimsel, eşit, ulaşılabilir, nitelikli, ve parasız sağlık hizmetine erişebildiği bir sağlık sistemini tesis etmeyi hedefler.
Sendikamız, sadece sendikal hakları değil, aynı zamanda demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ni, yurttaşların barış içinde yaşamasını, emek eksenli bir kamu yönetimi anlayışının egemen kılınmasını ve hukukun üstünlüğünü savunur. Bu bağlamda Genel Sağlık-İş, gerçek sendikacılığın ve toplumsal sorumluluğun güçlü bir temsilcisi olmayı vizyon edinmiştir.