29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızın 99. Yıl Dönümü Kutlu Olsun
Kurtuluş Savaşımızın zaferle sonuçlanmasının ve Lozan Antlaşması'yla bağımsızlığımızın onaylanmasının ardından, Mustafa Kemal Atatürk ve devrim arkadaşları; ilelebet payidar kalacak olan Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur.
Mustafa Kemal Atatürk’ün “Cumhuriyet, ahlâkî fazilete dayanan bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir. Sultanlık, korku ve tehdide dayanan bir idaredir. Cumhuriyet idaresi faziletli ve namuslu insanlar yetiştirir. Sultanlık, korkuya ve tehdide dayandığı için korkak, alçak, sefil ve rezil insanlar yetiştirir. Aradaki fark bunlardan ibarettir.” sözleri “Cumhuriyetin” ulusumuz için anlamını ve değerini ifade etmektedir. Cumhuriyeti, faziletli ve namuslu insanlar yetiştiren bir sistem olarak tanımlayan düşünce biçimi; bugün her zaman olduğundan daha büyük değer ifade etmektedir.
Emperyalist işgale karşı kurtuluş mücadelesi vererek, büyük mücadelelerle kurulan Cumhuriyet; gericiliğe, bağnazlığa, tutuculuğa karşı aydınlık yarınlarımızın da güvencesidir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin, çağdaş medeniyetler arasında yerini alması laik ve demokratik cumhuriyet rejimi sayesinde mümkün olabilmiştir. Oturdukları koltukları Cumhuriyet’e borçlu oldukları halde, Cumhuriyeti içine sindiremeyenler, Cumhuriyetin kazanımlarını tartışmaya açma çabası içinde olanlar amaçlarına asla ulaşamayacaktır.
Büyük bir deha olduğu kadar geleceği seziş ve öngörü gücüne de sahip olan Atatürk, 1927 yılında “Gelecek nesillerin Türkiye de Cumhuriyetin ilanı günü, ona en merhametsizce hücum edenlerin başında, cumhuriyetçiyim iddiasında bulunanların yer aldığını görerek şaşıracaklarını asla farz etmeyiniz! Bilâkis, Türkiye'nin münevver ve cumhuriyetçi çocukları, böyle cumhuriyetçi geçinmiş olanların hakikî zihniyetlerini tahlil ve tespitte hiç de tereddüde düşmeyeceklerdir.” diyerek bizlere güvenini ifade etmiştir. Genel Sağlık-İş, büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘en büyük eserim’ dediği Cumhuriyete, Cumhuriyetin asırlık kazanımlarına ve değerlerine el uzatanlara karşı mücadelesinde hiçbir tereddütte düşmeyecektir.
Genel Sağlık-İş, ebedi önderimiz Atatürk’ün emaneti Türkiye Cumhuriyeti’ni korumak ve yüceltmek, Atatürk ilke ve devrimlerini sonsuza kadar yaşatmak için tüm çabayı gösterecektir. Bu anlayış ve kararlılıkla, Cumhuriyetimizin kurucusu Ebedi Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve mücadele arkadaşlarını saygıyla anıyor, Ulusumuzun 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı kutluyoruz.
Derya Uğur
Genel Sağlık-İş Genel Başkanı
Genel Sağlık ve Sosyal Hizmet Kolu Kamu Çalışanları Sendikası (Genel Sağlık-İş), sağlık ve sosyal
hizmet iş kolunda görev yapan, kamu emekçilerinin haklarını korumak ve geliştirmek için örgütlü
mücadeleyi esas alan, demokratik ve bağımsız bir sendikadır. Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu çatısı
altında faaliyet gösteren sendikamız; sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin insanca çalışma
koşullarına, insan onuruna yaraşır ücretlere ve güvenceli istihdama kavuşması için mücadele eder.
Her üyesini, sendikal ailenin eşit değerde bir parçası olarak gören Genel Sağlık-İş, üyelerinin
siyasi, kültürel, ekonomik ve demokratik hak ve menfaatlerini korumayı ve geliştirmeyi temel misyon
edinir.
Vizyonumuz
Genel Sağlık-İş, sağlık emekçilerinin güvenceli, liyakate dayalı, şiddetten uzak ve insan onuruna uygun koşullarda çalıştığı; yurttaşların ise bilimsel, eşit, ulaşılabilir, nitelikli, ve parasız sağlık hizmetine erişebildiği bir sağlık sistemini tesis etmeyi hedefler.
Sendikamız, sadece sendikal hakları değil, aynı zamanda demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ni, yurttaşların barış içinde yaşamasını, emek eksenli bir kamu yönetimi anlayışının egemen kılınmasını ve hukukun üstünlüğünü savunur. Bu bağlamda Genel Sağlık-İş, gerçek sendikacılığın ve toplumsal sorumluluğun güçlü bir temsilcisi olmayı vizyon edinmiştir.