Ü
Y
E
L
İ
K

Sayıştay Raporu’nda Şehir Hastaneleri Yağması

Sayıştay Raporu’nda Şehir Hastaneleri Yağması Sayıştay Raporu’nda Şehir Hastaneleri Yağması
Sayıştay’ın Sağlık Bakanlığı 2018 Yılı Denetim Raporu, “Şehir Hastaneleri” aracılığıyla yandaş sermayeye nasıl rant aktarıldığının kanıtıdır. Raporun ortaya koyduğu veriler ışığında görülmektedir ki Şehir Hastaneleri nedeniyle kamu bütçesi büyük zararlara uğratılmakta, vatandaşın vergileri yandaş şirketlere peşkeş çekilmekte ve halkın sağlığı tehdit edilmektedir.  Yapılan denetlemeler sonucunda hazırlanan Sayıştay Sağlık Bakanlığı 2018 Yılı Denetim Raporunda, daha önce birçok kez Genel Sağlık-İş’in uyarılarına konu olan tespitlere yer verilmiştir. Yolsuzluklar İspatlanmasın Diye mi Islak İmzalı Belgeler Yok? Rapor ortaya koymuştur ki; Sağlık Bakanlığı'nın “ticari sır” diye sakladığı şehir hastaneleri sözleşmelerine Sayıştay da ulaşamamış, ıslak imzalı olmayan belgeler üzerinden denetleme yapabilmiştir. Raporun başlangıç bölümünde “Şehir hastaneleri hakkında Sağlık Bakanlığından yazılı ve şifahi olarak talep edilen bilgi ve belgeler sağlan(a)madığından denetimler, mahallinde temin edilen ödemeye esas belgeler ve ekleri ile sağlık tesisinin yönetilmesi ve işletilmesine esas alınan, ıslak imzalı olmayan dokümana (sözleşme ve ekleri ile diğer belgeler) ve yerinde yapılan tespitlere dayanılarak gerçekleştirilmiştir.” ifadelerine yer verilmiştir. Bu durum, “amaç yolsuzlukların ortaya çıkması halinde ıslak imzalı belgelerle ispatlanamaması mı” sorusunu akıllara getirmektedir. Muhasebe İşlemleri Neden Kayıt Dışı Tutuldu? Raporda, Şehir Hastaneleri sözleşmeleri uyarınca, işin yüklenicisinin yerine getirmeyi taahhüt ettiği yapım işlerinin izlenebilmesi amacıyla girişilen taahhüt tutarlarının, Kamu Özel İşbirliği Uygulamalarının Muhasebe İşlemleri Tebliği’ne uygun bir şekilde muhasebeleştirilmediğinin tespit edildiği de belirtilmiştir. Bu ifadeden muhasebe işlemlerinin kayıt dışı kaldığı anlaşılmakta, birtakım gerçeklerin halkımızdan gizlendiği gözlenmektedir.  Şirket Kusurlu da Olsa Halkın Vergisiyle Tazminat Ödenecek İdarece usule uygun olmayan borç üstlenimi taahhüdünde bulunulduğunun belirtildiği raporda, “Şehir hastaneleri sözleşmelerine ekli “Sona Ermede Tazminat” başlıklı EK-23’te, idarenin sözleşme hükümlerini ihlali veya idarenin sözleşmeyi haksız feshi veya ihtiyari sona erme, şirketin sözleşme hükümlerini ihlali veya şirketin sözleşmeyi haksız feshi ile işlerin belli süreyi aşacak şekilde askıya alınması hallerinde, sözleşmeye taraf şirketin erken fesih sonucunda, sözleşme kapsamındaki projenin finansmanıyla bağlantılı köprü kredisi dâhil olmak üzere, kendisine finansman sağlayanlara ödemekle yükümlü olduğu anapara, faiz, sigorta, finansman giderlerinin (her türlü hedging vesair bağlı anlaşmaları ve sözleşmelerin bozma bedel ve masrafları dâhil olmak üzere) idare tarafından, finansman sağlayanlara ödeneceği taahhüt altına alınmıştır. Buna karşılık, şehir hastanelerine ilişkin sözleşmelerin 50’nci maddesinde, EK-23 hükümlerinin uygulanmasını müteakip, sözleşme kapsamında yapılan tesisin idareye devredileceği belirtilmiştir.” tespitlerine yer verilmektedir. “Şirketin kusuru” nedeniyle sözleşme erken feshedilse bile Sağlık Bakanlığı’nın tazminat ödemeyi taahhüt etmesi akıllara durgunluk vermektedir. Halkın vergisinin böylece hükümet eliyle, kusurlu hizmet bile yapmış olsa yandaş şirketlere aktarılmasının önü açılmıştır. Şehir hastanesi sözleşmelerinde, görevli şirketin sorumluluğuna gidilebilmesi için idareye ispat yükümlülüğü getirildiği de ifade edilmektedir. Ancak burada ilginç olan şirketin sorumluluğuna gidilebilmesi için kesinleşmiş mahkeme kararı gerekirken, idarenin sorumluluğuna gidilebilmesi için kesinleşmiş mahkeme kararının aranmamasıdır. Her türlü hakkaniyet uzak bu durumun kamu zararına olduğu ortadadır. Talep Garantisi Var, Vicdan Yok Raporda siyasi iktidarın her fırsatta inkar ettiği talep garantileri konusunda da dikkat çeken ifadeler bulunmaktadır. Yapılan incelemelerde, şehir hastanelerinin miktara bağlı hizmetler kalemlerinin garanti miktarının altında kaldığı ve/veya hastanelerce hiç kullanılmayan ancak garanti miktarları üzerinden görevli şirketlere ödemelerin yapıldığı görülmüştür. Sayıştay denetimlerinde idare tarafından görevli şirkete taahhüt edilen talep garantilerinin muhasebeleştirilmediği ve bilanço dip notlarında gösterilmediği de tespit edilmiştir. Sağlık tesislerinin yüksek doluluk oranlarına ulaşmış olmalarına rağmen talep garanti miktarlarının altında kalındığı da ifade edilmiştir. Bu tespite Sağlık Bakanlığının cevabı “Fizibilite çalışması sonrası garanti miktarlarının belirlendiği, söz konusu hizmetlerin her 5 yılda bir Pazar Testi sürecine gireceği ve miktarların revize edileceği” şeklinde olmuştur. Bakanlığın yanıtı talep garantilerinin varlığını ortaya koyarken, 5 yıl boyunca kullanılmayan ya da garanti miktarların altında kalan hizmetler için yapılan ödemeler konusu vicdanları sızlatmaktadır. Olmayan “Tüp Bebek” Birimi İçin Garanti Bedeli Elazığ Şehir Hastanesinde tüp bebek birimi bulunmamasına rağmen, laboratuvar hizmetleri altında tüp bebek birimi için garanti bedeli ödendiği raporda yer almaktadır. Raporda “Şirket tarafından laboratuvar hizmet ödemeleri kapsamında düzenlenen fatura ve buna ilişkin ödeme evraklarında “tüp bebek” adı altında bir kalem bulunduğu ve bu kalem için hizmet alınmadığı halde garanti bedelinin tam olarak ödendiği görülmüştür.” ifadelerine yer verilmiştir. Satın Alınan Ama Kullanılamayan Kalitesiz Tıbbi Cihazlar Raporda ayrıca tıbbi cihazların bir kısmının sağlık personelinin ihtiyacını karşılar nitelikte ve nicelikte olmadığı tespitine de yer verilmektedir. Şehir hastanesi sözleşmeleri kapsamında şirket tarafından hastaneye teslim edilen cerrahi setlerin bir kısmının hekim tespitlerine göre kullanımının mümkün olmadığı, bir kısmının ise kullanıcılar tarafından uygun kalitede bulunmaması nedeniyle kullanılamadığı belirtilmiştir.  Bazı görevli şirketler tarafından tedarik edilen cerrahi setlerin bir kısmının kullanılamadığına dair doktorlar tarafından düzenlenen tutanaklar bulunduğu da ifade edilmektedir. Halkın nitelikli sağlık hizmeti alma hakkına zarar veren bu uygulamalar konusunda gecikmeden çözüm üretilmelidir. Şirketin Yükümlüğü Var ama Malzeme Yok Ayrıca idare tarafından görevli şirketin teslim etmekle yükümlü olduğu tıbbi cihazın sağlık tesisine getirilmediği de ifade edilmiştir. Raporda “Şehir hastaneleri sözleşmeleri kapsamında, sağlık tesisinin hizmetleri yürütebilmesi için öngörülen ve sözleşmeye ekli “Ekipmanlar” başlıklı EK-13’te sayılan cins ve sayıda tıbbi cihaz ve ekipmanın sağlık tesisinde bulunmadığı mahallinde yapılan denetimlerde tespit edilmiştir.” denilmektedir. Bitmemiş Hastane, Toplu Açılışlara Yetiştirmek İçin mi Açıldı? Hizmete giren şehir hastanelerinde, bazı alanlarda yapım işlerinin devam ettiği belirtilirken, “Bazı şehir hastanelerinde TPN ünitesi, KVC ameliyathane bölümü, yanık yoğun bakım ünitesi ve yanık ameliyathane bölümü, gibi doğrudan sağlık hizmeti ile ilgili bölümlerin hastaneler açıldıktan sonra yapım işlerinin devam ettiği yerinde yapılan inceleme ve denetimlerde tespit edilmiştir.” ifadesine yer verilmiştir. Bu durum insan sağlığı için tehdit oluşturmaktadır. Tüm uyarılarımıza kulak tıkayan siyasi iktidar, insan sağlığını ranta kurban vermemelidir. Sözleşmede Hastane Bilgi Yönetim Sisteminin (HBYS), hastanelerin kabul aşamasından üç ay önce devreye alınacağı ve eksikliklerinin hastane açılmadan giderileceği ifade edilmesine rağmen, hastaneler açıldıktan sonra HBYS’nin tüm modülleriyle birlikte sorunsuz bir şekilde kullanılabilir olmadığı da kayda geçirilmiştir. Gecikmeden Kaynaklı Mali Zarar için Şirket Tazminat Ödemeyecek mi? Şehir hastanelerinin faaliyete geçtiği tarihte teslim edil(e)meyen trijenerasyon ve heliport tesisleri ile ilgili olarak, yaptırım uygulanmamasına ve geç teslim nedeniyle oluşan zarara da dikkat çekilen raporda ; “Şehir hastanelerinin genelinde yer alan trijenerasyon tesisinin geç teslim edilmesi soruna benzer şekilde, Manisa Şehir Hastanesinde de, heliport inşaatının, hastane teslim edildikten sonra da devam ettiği tespit edilmiştir. Mahallinde yapılan denetimler sırasında yukarıda belirtilen şehir hastanelerinin faaliyete geçtiği tarihte trijenerasyon tesislerinin teslim edil(e)mediği görülmüştür. Trijenerasyon tesislerinin devreye girmesi ile şehir hastanelerinin elektrik giderlerinde yaklaşık %25-%30 civarında tasarruf sağlanmasının beklendiği idare ve şirket görevlilerince ifade edilmiştir. Bu itibarla, şirketin yerine getir(e)mediği bu taahhüdünden dolayı, sağlık tesisi tarafından fazla ödenen elektrik bedellerine ilişkin sözleşmenin “Şirketin Tazminat Yükümlülüğü” başlıklı 14.1’inci maddesine göre işlem yapılması gerektiği değerlendirilmektedir.” ifadelerine yer verilmektedir. Şantiye Alanı İçin Bahçe Bakım Hizmeti Ödemesi mi Olur? Raporda, fiilen şantiye halindeki alanlar için yer ve bahçe bakım hizmet ödemesi yapıldığı görülmektedir. Raporda, Adana, Manisa ve Elazığ Şehir Hastanelerinin yer aldığı yerleşkelerin bir bölümünün şantiye halinde olduğu, bu alanlarda işçi barakaları ile iş makineleri bulunduğu belirtilmiş, bu alanlarda inşaat faaliyetleri dolayısıyla yer ve bahçe bakım hizmetlerinin sunulamadığı ancak bu hizmete ilişkin hizmet bedelinin tam olarak ödendiğinin görüldüğü ifade edilmiştir. Lisanssız İzinsiz Hastane Açmışlar Raporda bir diğer dikkat çeken konu ise şehir hastanelerinin faaliyete geçtiği tarihte alınması gereken, lisans, izin ve raporların olmamasıdır. Sayıştay Raporundan anlaşıldığı üzere; şehir hastanelerine ilişkin sözleşmeler kapsamında bazı hizmet bedellerinin güncellenmesinde personel dışındaki maliyet kalemlerinde asgari ücret artışı esas alınmıştır. Yapılan hizmetlerde kullanılan malzemeler için de yurtiçi fiyat endeksleri yerine daha yüksek olan asgari ücret artış oranında fiyat farkı hesaplanması kamu zararı değil de nedir? Yabancı Yatırımcı Türk Adaletine Güvenmiyor, İhtilafın Tahkim Yeri Londra Şehir hastanelerine ilişkin sözleşmelerde yer alan bazı hükümlerin 6428 sayılı kanun hükümlerine aykırı olduğuna dikkat çekilen raporda, tahkim yerine ilişkin hükümlerin, sözleşmelerin imzalandığı tarihte yürürlükte olan Kanun'a ve şu an yürürlükte bulunan Yönetmelik'e uygun hale getirilmediği belirtilmektedir.  Her türlü ihtilafın tahkim yeri Mersin Şehir Hastanesinde İstanbul, diğer yedi şehir hastanesinde ise Londra olarak belirlenmiştir. Gerekçe; Hukuki ihtilaflarda tahkim yerinin Türkiye olması yabancı yatırımcılar tarafından Türk yargı sistemindeki çeşitli sorunlar öne sürülerek kabul görmemesi. Görülmektedir ki, yabancı yatırımcı adalet sistemine güvenmedikleri bir ülkede yatırım yapmayı daha uygun bulmaktadır. Elazığ’da 1 Lira Adana’da 355 Lira Raporda, şehir hastanelerinde miktara bağlı hizmetler için yapılan ödemelere ilişkin belirlenen birim fiyatların ve hizmet kalemlerinin alt kırılımlarının birbirinden farklı olmasına da dikkat çekilmiştir. Örneğin Kemoterapi ilaç hazırlama işlemi Elazığ Şehir hastanesinde 1 liraya, Adana'da 355,99 liraya yapılmaktadır. Şehir hastanesi sözleşmeleri kapsamında inşa edilen sağlık tesislerinin hasar görmesi halinde, sigorta gelirlerinin, tesisin yeniden inşası yerine finansman sağlayanlara aktarılması ile ilgili adaletsizliğe de dikkat çekilen raporda, bazı şehir hastanelerinde Sağlık Uygulama Tebliği’nde (SUT) yapılan değişikliğe uygun olarak SUT puanlarının güncellenmediği de kaydedilmiştir. “Kullanım bedeli” ve “hizmet ödemeleri”ne ilişkin olarak şirket tarafından ödenmesi gereken damga vergisinin idare tarafından üstlenildiği de raporun dikkat çeken başlıkları arasında yer almaktadır. Raporun ortaya koyduğu veriler ışığında görülmektedir ki şehir hastaneleri nedeniyle kamu bütçesi büyük zararlara uğratılırken, şirketler kayırılmakta ve halkın sağlığı tehdit edilmektedir. Daha fazla telafisi imkânsız zararlar oluşmadan yapılan yanlıştan geri dönülmelidir. Şehir hastaneleri sistemine son verilmeli, Atatürk’ün başlattığı ulusal, kamucu ve halkçı sağlık politikaları uygulanmalıdır. Zekiye Bacaksız Genel Sağlık-İş Genel Başkanı